Haber

Sodev’in “2023 İnsan Hakları, Demokrasi Barış ve Dayanışma Ödülü” İstanbul’da düzenlenen törenle Akbelen Direniş Güçlerine verildi.

Haber: OKTAY YILDIRIM – ÇAĞATAN AKYOL / Kamera: ADEM KARABAYIR

Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) tarafından verilen “İnsan Hakları, Demokrasi, Barış ve Dayanışma Ödülü” bu yıl Akbelen direnişçilerine verildi. İstanbul’da düzenlenen törende konuşan Gazeteci-Yazar Kadri Gürsel, “Kirlenmemiş, bozulmamış bir doğal ortamda yaşamak, insan atalarının nesiller boyu yaşadığı doğayı korumak ve geleceğe aktarmak bir insan hakkıdır” dedi. nesiller yaşanabilir bir haldedir. Dolayısıyla Akbelen direnişi bir insan hakları direnişidir. Akbelen direnişidir.” Yerel halkın haklı, meşru taleplerine, devredilemez haklarına duyarsız kalan, merkezi hükümetin keyfiliği ve zorbalığıyla mağdur edilenlerin direnişidir” dedi.

SODEV’in 2001 yılından bu yana düzenli olarak verdiği “İnsan Hakları, Demokrasi, Barış ve Dayanışma Ödülü” bu yıl, maden ocağı için kamulaştırılan alandaki ormandaki ağaçların kesilmesine direnen Akbelen köylülerine verildi. Muğla’nın İkizköy ilçesinde. Ödül, İstanbul Taksim’de bir otelde düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Ödülün bağımsız komite üyeleri arasında Seyahat Parkı davasında tutuklu bulunan Türk Personel Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı İstek Çerkezoğlu da yer aldı. yazar Kadri Gürsel ve 28 Kasım 2015’te silahlı saldırı sonucu öldürülen Diyarbakır Barosu Başkanı. Tahir Elçi’nin eşi, CHP İstanbul Milletvekili Türkan Elçi hazır bulunurken, SODEV Lideri, eski Bakan Rasim Şişman da katıldı. Kültür Ercan Karakaş ve eski SODEV Liderleri Aydın Cıngı, Erol Kızılelma, Babür Atila ve Ertan Aksoy doğal heyet üyeleri arasında yer aldı.

RASİM ŞİŞMAN: DENEMEK VE DİRENMEK ZORUNDAYIZ

Törenin açılış konuşmasını yapan Rasim Şişman, Türkiye’nin bunaltıcı ve yakıcı siyasi ve ekonomik iklimine rağmen bu topraklarda nefes almanın hâlâ mümkün olduğuna olan inançlarının sarsılmaz olduğunu belirtti. Şişman’ın açıklaması şöyle:

“Üstelik böyle bir iklimde insanca bir yaşam ısrar ederek, Allah’a şükürler olsun, onurla yaşıyoruz diyebilmenin gururuyla her zaman bir aradayız. İzin verirseniz bugünlük niyetimden bahsetmek istiyorum. SODEV adına fazla zamanınızı almadan, Bildiğiniz gibi bu ödül İnsan Hakları, Demokrasi, Barış ve Dayanışma Ödülü adını taşımaktadır.Bahsedilen dört kavramı bir arada düşündüğümüzde her birinin bir arada olduğunu görüyoruz. tek ortak insanlık halimizde onurlu yaşamanın dört farklı parametresini oluşturmaktadır. Öyle ki tarih bize bu dört kavramdan biri eksik olduğunda diğerini tam olarak kavramanın mümkün olmadığını defalarca göstermiştir. Tüm gücümüzle kurmaya çalıştığımız dünya için çok boyutlu düşünüp hareket ediyoruz ama hepimizin derinlerde bildiği bir gerçek karşımızda duruyor: Böyle bir değerler bütününden doğacak bir dünyayı hayal etmek oldukça maliyetli. ve böyle bir dünya inşa etmek için çabalamamız, direnmemiz gerekiyor. .

“AKBELEN İNSANIN DOĞADAN AYRI DÜŞÜNÜLMEMESİNE DİRENÇ GÖSTERMİŞTİR”

İnsan haklarımız, demokrasimiz, barışımız ve dayanışmamız bir yerlerde havada asılı kalan nesneler değildir ve düzeyi ne olursa olsun her gün aşındırılan çeşitli müdahalelere çok açıktır. Tam da bu nedenle insanlık ailemize en faydalı olacağını düşündüğümüz toplumları yeniden inşa etmeliyiz. Dünyanın ve ülkemizin neresinde olursa olsun, hangi saikle olursa olsun toplumlara saldıranlara karşı, sahip olduklarını korumak için barışçıl tekniklerle direnen tüm insanlara, elinden geldiğince el uzatmalı, omuz vermeliyiz. onlarca, hatta yüzyıllardır büyük emeklerle inşa ettik. Hele ki konu yaşam hakkı ve ekoloji mücadelesi olunca şunu söylememiz gerekiyor; sen ve ben yok, biz varız. Bu yılki ödülü de tam da böyle bir motivasyonun sonucu olarak, yorulmak bilmeyen hak mücadelesine verilen bir omuz olarak düşünmeye davet ediyorum sizleri. Akbelen direnişi insanın da içinde yaşadığı ekosistemin bir parçası olduğunu ve doğadan farklı kabul edilemeyeceğini bir kez daha gösterdi. Şiddet tekelini elinde bulunduranların çıkar amaçlı müdahalelerine karşı omuz omuza mücadele etmenin temeli bu birliktir.

“YAŞAM ALANI İSTEYENLERE DİRENMEK BİR İNSAN HAKKIDIR”

Yaşam alanımıza saldıranlara direnmek de bir insan hakkıdır. Akbelen direnişi demokrasinin ancak yerelden yükselebileceğini gösterdi. Yerele ilişkin sözde kararı da yerelin vermesi gerekiyor. Akbelen direnişi, bu topraklarda huzur içinde yaşamanın tek kaynağı olan toplumsal barışın ancak adaletin güçlü tesisiyle mümkün olabileceğini göstermiştir. Siyasallaşmış ve kapitalizm yanlısı bir yargı gücü elbette barışa yönelik büyük bir tehdittir. Ancak daha büyük tehdit, adaletsizlik duygusunun topluma hakim olması ve bizi, yaşadığımız ekosistemi kaynak olarak gören sömürü sistemine karşı birlikte mücadele etmeye cesaretlendirmemesidir. Dayanışmamız, hayatımızı tehdit eden müdahalelere karşı bir araya gelerek ‘Varız ve buradayız’ diyebilmenin adıdır.

“ÖNEMLİ OLAN MÜCADELE’NİN KENDİSİDİR”

Akbelen direnişi dayanışma olmadan insan haklarının, demokrasinin, barışın olamayacağını gösterdi. İşte bu nedenle tek başına kurtuluş yok, ya hep birlikte, ya da hiçbirimiz. Son olarak Akbelen’in direnişi umudun çaba olduğunu gösterdi. Direnişimiz ve mücadelemiz bitmeyecektir. Çünkü bizim mücadelemiz kaybettiğimizi söylediğimiz yerde bile devam etmek, gelecekteki kayıpları korumak ve korurken yenisini inşa etmektir. Bu yüzden önemli olan çabanın kendisidir. Özellikle yeni nesillere, 10’lu ve 20’li yaşlarında içine hapsoldukları umutsuzluğun, kaybolmuşluğun ve kaybın panzehiri olan umudun, böyle bir dayanışmayla çaba pratiğine dahil olduğunu göstermek bizim görevimizdir. “Yaşasın Akbelen direnişi, yaşasın Akbelen köylüleri ve emeğin tüm paydaşları.”

KADRİ GÜRSEL: ANAYASA’NIN KENDİLERİNE VERDİĞİ HAKLARI KULLANDILAR

Ödülün nedenini açıklayan Kadri Gürsel, şunları söyledi:

“Akbelen Ormanı direnişi, yerel halkın nesiller boyu yaşadığı, hiçbir zaman bozulmayacak doğal çevreyi engellemek amacıyla, çevreyi yok etmeye çalışan elektrik ve maden şirketlerine karşı başlattığı haklı, hukuki ve gerçek bir mücadeledir. Devletimizin her türlü desteğiyle ülkemizin doğasını acımasız, vicdansız ve doyumsuz bir şekilde talan ediyoruz.” Akbelen Ormanı direnişçileri, Türkiye’nin doğasına hançer gibi saplanan Muğla’daki açık kömür madenini işleten firmaların, kadim bir orman kesimini dönüştürme girişimlerine karşı bedenlerini kalkan olarak kullanarak örnek bir vatandaşlık ve vatanseverlik sergilediler. büyük bir çukura düşerek günümüze kadar gelmiştir. Davranışları bir vatandaşlık ve vatanseverlik örneğidir çünkü Anayasanın kendilerine verdiği bir hakkı, vatanlarının doğasını, yaşadıkları doğal çevreyi ve dolayısıyla ülkelerinin geleceğini korumak için kullanmışlardır.

“AKBELEN DİRENİŞİ SİYASETÇİLERİN SORUNU ÇÖZMESİNİ BEKLEMİYORDU”

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 56. maddesinde ‘Herkes sağlıklı ve istikrarlı bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. “Çevreyi iyileştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirliliğini önlemek devletin ve vatandaşların görevidir” diyor. Akbelen’de devlet Anayasa’nın kendisine verdiği sorumluluğun tam tersini yaparak görevine ihanet ederken, doğayı koruma görevini savunanlar da Akbelen direnişçileri oldu. Akbelen direnişçileri, doğaya tecavüz girişimlerinin başladığı 2019 yılından bu yana bu görevi zeka, cesaret ve kararlılıkla yerine getiriyor. Ayrıca Akbelen direnişçileri, siyasi katılımın sadece dört beş yılda bir oy vermek ya da sorunların çözümü için oy verilen siyasi partiden yardım beklemek olmadığını, vatandaşların kendi acil sorunlarını bağımsız iradeleriyle ülke gündemine taşıyabileceklerini de gösterdiğine inanıyor. ve özgün girişimler. Zor bir dönemde ilham verici bir hareketlilik gösterdiler.

“YÖNETİMİN TAHKİMİNİN MAĞDURU OLANLARIN DİRENİŞİ”

Kirlenmemiş, bozulmamış bir doğal çevrede yaşamak, insan atalarının nesiller boyu yaşadığı doğayı korumak ve gelecek nesillere yaşanabilir bir şekilde aktarmak bir insan hakkıdır. Dolayısıyla Akbelen direnişi bir insan hakları direnişidir. Akbelen direnişi, yerel halkın haklı, yasal taleplerine ve devredilemez haklarına duyarsız kalan merkezi yönetimin keyfilik ve zulmünün kurbanı olanların direnişidir. Dolayısıyla Akbelen direnişi demokratik bir direniştir. Akbelen direnişi barışçıl bir direniştir. Türkiye’de barışçıl bir siyasi ve toplumsal kültürün gelişmesine katkıda bulunur. Bu özellikleri sayesinde Türkiye’nin çok büyük bir kesimi Akbelen direnişçileriyle dayanışma içine girmiş; Böylece Akbelen Ormanı’nın kurtarılması ve yaşatılması davası toplumun geniş kesimlerinin desteğini ve sempatisini kazanmayı başardı. Akbelen direnişçileri, 2023 SODEV İnsan Hakları, Demokrasi, Barış ve Dayanışma Ödülü’nü, Akbelen direnişinin SODEV İnsan Hakları, Demokrasi, Barış ve Dayanışma Ödülü adına belirtilen tüm değer ve kriterleri tam olarak karşılaması nedeniyle aldı.”

ESRA IŞIK: GÖZÜNÜZÜ VE KULAĞINIZI AKBELEN’DE TUTUN

Gerekçesinin açıklanmasının ardından ödülü direnişçiler adına Esra Işık aldı. Işık, ödül konuşmasında kendilerine yönelik baskılara dikkat çekerek kısaca şunları söyledi:

“Biz canımızı tehlikeye atıyoruz çünkü bu bizim için bir ölüm kalım meselesi. Çeşitli sebeplerden dolayı Zeytincilik Kanununun uygulanması gerektiğini söylüyoruz, ifadeye çağrılıyoruz. Dinamit patlamalarının acısını yaşıyoruz. Orada deneyimli biri olarak, neden bu sıkıntıyı çektiğinizi sorgulamaya çağrılıyoruz. Asmadığımız pankarttan dolayı kişi başı 40 kırk bin TL’nin üzerinde para cezası kesiliyor. 5-10 kişiye kesiliyor. Halen cezalar kesiliyor. Girmediğimiz halde ormana girdiğimizi gösteriyor.Üzerimizde çok ağır bir baskı var.Karşımızda çok güçlü güçler var.Onlar güçlerini servetlerinden, paralarından alıyor olabilirler ama biz gücümüzü doğruluğumuzdan ve birliğimizden alıyoruz. Ne olursa olsun bu çabaya devam edin, unutmayın ki iş bitmedi, bu köylüler bu haklı direnişten ve davadan vazgeçmediler, gözünüz kulağınız Akbelen’de olsun, kurtarılacak topraklarımız var, tarım arazilerimiz var, zeytinimiz var. bundan sonra kurtarılacak korular, geçim kaynakları ve kurtarılacak diğer köyler var. Bu adildir, yasaldır, onurludur. Yaşasın Akbelen, yaşasın İkizköy. Bize göz kulak olun. Bu çaba bitmeyecek. “Biz bitti diyene kadar bu dava bitmeyecek.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu